Blog

Self Marketing ve Bariyerlerimiz

Written by Efsun Yüksel | Dec 28, 2025 11:36:54 AM

Kendi başarılarınızı, katkılarınızı ve iyi çalışmalarınızı anlatmakta zorlanıyor musunuz?
Bu soru, mentörlük ve koçluk çalışmalarında en sık durduğumuz başlıklardan biri olan self marketing konusunun tam merkezinde duruyor. Bilgisi ve deneyimi yüksek olmasına rağmen istediği pozisyona ulaşamayan, hak ettiğini alamadığını düşünen, performansının görünmediğini hisseden pek çok profesyonelle çalışıyoruz. Daha az deneyimle ilerleyenleri görmek, zamanla hayal kırıklığına, motivasyon kaybına ve hatta atalete dönüşebiliyor.

Buradaki temel mesele çoğu zaman yetkinlik eksikliği değil; görünürlük eksikliği. Self marketing, çoğu zaman yanlış anlaşılıyor. Kendini övmek, olduğundan farklı görünmek ya da başkalarını gölgede bırakmak sanılıyor. Oysa self marketing; bireyin değerini, katkısını, becerilerini ve vizyonunu doğru bağlamda, doğru kanallarda ve tutarlı biçimde görünür kılmasıdır. Kariyer literatürü, rekabetin yoğun olduğu ortamlarda yalnızca iyi iş yapmanın yeterli olmadığını, yapılan işin anlaşılır ve hatırlanır hâle gelmesi gerektiğini söylüyor.

Harvard Business Review’da yayımlanan araştırmalar, performans değerlendirmelerinde yöneticilerin büyük kısmının çalışanları en son hatırladıkları çıktılar üzerinden değerlendirdiğini gösteriyor. Yani iyi işler görünür değilse, zihinlerde yer etmiyor. Bu da bizi şu soruya getiriyor: Madem bu kadar önemli, neden self marketing konusunda harekete geçmekte zorlanıyoruz?

Çünkü önümüzde güçlü bariyerler var. Davranış bilimleri ve kültürel çalışmalar, self marketing’e yönelik dirençlerin önemli bir kısmının öğrenilmiş inançlardan kaynaklandığını ortaya koyuyor. Pek çoğumuz şu cümlelerle büyüdük: “Kendini anlatmak ayıptır.”, “Mütevazı ol.”, “İyi olan zaten fark edilir.” Bu inançlar, yetişkinlikte bizi koruyan değerler gibi görünse de, profesyonel hayatta görünmez bariyerlere dönüşebiliyor.

Bir diğer yaygın bariyer, “Başarılı insanların kendini anlatmasına gerek yoktur” düşüncesi. Oysa araştırmalar bunun tam tersini söylüyor. McKinsey’nin kariyer gelişimi üzerine yaptığı çalışmalarda, üst pozisyonlara ilerleyen profesyonellerin ortak noktalarından biri, katkılarını net biçimde ifade edebilmeleri. Bu, kibir değil; stratejik netlik.

Bir başka direnç alanı da ekip çalışmasıyla ilgili. “Takım oyuncusuyum, kendimi öne çıkarırsam bencil algılanırım” korkusu sıkça karşımıza çıkıyor. Oysa etkili self marketing, “Ben yaptım” demekten çok, “Bu katkıyı şu bağlamda sağladım” diyebilmektir. Katkıyı görünür kılmak, takımı gölgelemek değil; emeği kayıt altına almaktır.

Bazı profesyoneller için bariyer, beceri eksikliği gibi görünür: “Zamanım yok, isteğim yok, bu işlere yatkın değilim.” Araştırmalar, bu noktada algının belirleyici olduğunu gösteriyor. LinkedIn Learning raporları, self marketing becerilerinin büyük ölçüde öğrenilebilir ve geliştirilebilir olduğunu ortaya koyuyor. Yani mesele karakter değil; yöntem.

Daha derin bir bariyer ise öz-değer algısıdır. “Kendimi pazarlayacak kadar değerli miyim?” sorusu, çoğu zaman yüksek potansiyelli profesyonellerin sessizce kendini geri çekmesine neden oluyor. Psikoloji literatürü, öz-değer algısı düşük bireylerin başarılarını dış faktörlere bağlama eğiliminde olduğunu söylüyor. Bu da görünürlükten kaçınmayı besliyor.

Bir diğer güçlü bariyer de “Egoist algılanırım” korkusu. Oysa araştırmalar, kendini net ve tutarlı biçimde ifade eden bireylerin, çevreleri tarafından daha güvenilir algılandığını gösteriyor. Belirsizlik kibir üretmez; netlik üretir.

Sosyal medya ve özellikle LinkedIn tarafında ise ayrı bir alan açılıyor. “Nasıl kullanacağımı bilmiyorum”, “Bana göre değil”, “Yapay geliyor” gibi düşünceler, dijital görünürlüğü tamamen dışarıda bırakmamıza neden olabiliyor. Oysa LinkedIn, bir vitrin değil; bir anlatı alanı. Ne yaptığımızdan çok, neden ve nasıl yaptığımızı anlatabildiğimiz bir alan.

Tüm bu bariyerler kişisel olabilir; ancak ortak bir noktaları var: fark edilmemekle, kendini ifade etmek arasındaki gerilimi yönetememek.

Çözüm, kendimizi bir ürüne dönüştürmek değil; olduğumuz hâliyle netleşmek. Kendi değerimizi tanımlamak, katkılarımızı somutlaştırmak ve bunu etik, sade ve tutarlı bir dille paylaşmak. Self marketing, bir pazarlama kampanyası değil; bilinçli bir farkındalık süreci.

Unutmayalım: Açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez. Belki de bugün, kanatları açma vaktidir.