Blog

Hata Yapmak İyidir

Written by Efsun Yüksel | Dec 28, 2025 11:39:48 AM

“Hata yapmak iyidir.” Bu cümle çoğu zaman kulağa hoş gelir fakat içselleştirilmesi zordur. Çünkü hata, kültürel olarak hâlâ eksiklik, yetersizlik ve başarısızlıkla eşleştirilir. Oysa hataya biraz daha yakından baktığımızda bambaşka bir tablo görürüz. Hata; emektir, harekete geçmektir, denemektir ve en önemlisi hata öğretmendir. John Maxwell’in dediği gibi: “En iyi öğretmen, en son hatandır.”

Peki en son ne zaman hata yaptık? Ve o anda kendimize nasıl davrandık?

İnsan olmanın ayrılmaz bir parçasıdır hata yapmak. Asıl fark yaratan, hatayı nasıl tanımladığımız ve ona hangi anlamı yüklediğimizdir. Hata, bizi durduran bir duvar da olabilir; gelişim için kullandığımız bir kaldıraç da. Bu noktada davranış bilimleri oldukça net bir çerçeve sunuyor.

Stanford Üniversitesi Matematik Eğitimi Profesörü Jo Boaler’ın araştırmaları, hataların öğrenme sürecinde kritik bir rol oynadığını gösteriyor. Boaler’e göre, bir hatanın nedenini düşündüğümüzde beynimizde yeni sinaptik bağlantılar oluşuyor. Yani hata anı, beynin gerçekten “çalıştığı” ve büyüdüğü anlardan biri. Bu bulgular, hataları başarısızlık etiketiyle değil, yüksek öğrenme değeri taşıyan anlar olarak ele almamız gerektiğini söylüyor.

Hata yapmak, aslında bir çabanın kanıtıdır. Hiç hata yapmıyorsak büyük ihtimalle denemiyoruzdur. Hatalar; yeni bir şey denediğimizi, konfor alanımızdan çıktığımızı ve değişim için adım attığımızı gösterir. Bir kitapta okuduğum cümle bunu çok güzel özetliyordu: “Hatalarımdan o kadar çok şey öğrendim ki, biraz daha hata yapmayı planlıyorum.”

Hataların iyi tarafları vardır. Hatta düşündüğümüzden çok daha fazla.

Birincisi, hatalar kendimizi tanımamıza alan açar. Güçlü ve gelişime açık yanlarımızı, sınırlarımızı ve tepkilerimizi fark ederiz. Açılmamış kanatların büyüklüğünü bilemeyiz; hatalar o kanatları açma cesareti verir.

İkincisi, hatalar bizi hedeflerimize yaklaştırır. Davranış psikolojisi, öğrenmenin doğrusal değil, döngüsel olduğunu söyler. Deneme–yanılma–öğrenme döngüsü, ilerlemenin temelidir. Hatalar, hedefe giden yoldaki küçük ve kritik adımlardır.

Üçüncüsü, hatalar bazen güldürür. En sevdiğimiz komedileri düşünelim ya da Shakespeare’in A Comedy of Errors eserini… Hepsi hatalar zinciri üzerine kuruludur. Kendi hayatımızda da en çok güldüğümüz anların arkasında çoğu zaman yaptığımız hatalar vardır.

Dördüncüsü, hatalar öğretir. Thomas Edison’un meşhur sözü bunu çok net anlatır: “Başarısız olmadım. İşe yaramayan 9,999 yöntem buldum.” Bu bakış açısı, hatayı sonuçtan değil süreçten okumayı öğretir.

Beşincisi, beklenmedik olumlu sonuçlar doğurabilir. Post-it, penisilin ve kalp pilinin keşfi, “yanlış” giden deneylerin ürünüdür. İnovasyon literatürü, büyük buluşların önemli bir kısmının planlanmamış hatalardan çıktığını gösteriyor.

Altıncısı, yaratıcılığı tetikler. Hata yaptığımızda beynimiz alternatif yollar aramaya başlar. Albert Einstein’ın dediği gibi: “Hata yapmaktan kaçınmanın tek yolu, yeni fikirlere sahip olmamaktır.” Yaratıcılık, çoğu zaman hatayla yüzleştiğimiz anda devreye girer.

Yedincisi, alçakgönüllülüğü öğretir. Hata, insan olduğumuzu hatırlatır. Kusursuzluk yanılsamasını kırar ve başkalarına karşı daha anlayışlı olmamızı sağlar. Psikolojik güven ortamlarının temelinde de bu vardır.

Ancak burada kritik bir nokta var: Hata yaptıktan sonra kendimize nasıl davrandığımız. Araştırmalar, öz-şefkat geliştiren bireylerin hatalardan daha hızlı öğrendiğini ve daha dayanıklı olduğunu gösteriyor. Kendimize acımasız davrandığımızda öğrenme kapanıyor; şefkat gösterdiğimizde gelişim başlıyor.

Hata, kendimizi ve gücümüzü keşfetmemiz için bize alan açar. Bu yüzden Mevlana’nın sözüyle bitirelim: “Güzel günler sana gelmez; sen onlara yürüyeceksin.”
Hatalar yaparak, öğrenerek ve yeniden deneyerek… Güzel günlere yürüyelim.